Askerlikteki acemiliğimizin son günü, salgına dönüşebilecek bir vaka gözlenmesi üzerine usta birliklerimize dağılamayacağımızı, bir süre karantina altında olacağımızı öğrenmiştik. Bir an önce acemiliğimizin bitmesini bekliyorken böyle bir haberi tugay komutanının bizzat ağzından duymamız gerektiği düşünülmüş olacak ki, komutanın bölüğümüzü ziyaret edip bir konuşma yapmak istediğini de öğrendik. Bu nedenle binanın ve etrafının her zamankinden daha temiz olması gerekiyordu. O gün tüm bölük, mıntıka temizliğine girişmiştik. Aslında tek birşeyi görmezden gelirsek etraf temiz görünüyordu. Askerdeyken atacak çöpünüz de olmuyor zaten. Ama izmaritler! Sigara izmaritleri! Hayatımda hiç sigara içmemiş biri olarak o lanet izmaritleri toplamak benim için bir işkence gibiydi. Sigarayı icad edene söve söve, elimizdeki çöp poşetleriyle bir süre etraftaki izmaritleri toplamaya devam ettikten sonra, kendimce küçük bir ara verip binanın önündeki kaldırıma oturdum. Mazgalların etrafında süpürüle süpürüle kümelenmiş izmaritlari, etraflarına bakıp kimselerin görmediğinden emin olduktan sonra mazgalların içine süpüren askerler dikkatimi çekti. (Bu arada bölükteki herkes üniversite okumuş birer kısa dönem asker idi.) Tabi ki rahatsız oldum; yalnızca öyle yapmaları değil, bir kısmımız bu işi yapılması gerektiği şekilde yapmaya çalışırken onların kolaya kaçması da rahatsız ediciydi. Ama sadece izledim, çünkü askerdeyken kendimi bana verilen görevler dışında hiçbir şeye karışmamaya programlamıştım. Temizlik bittikten sonra etrafta gezinirken, mazgalların olduğu yere gittim. Eğer bir kanalın derinliği 50 cm ise muhtemelen 25 cm'si izmaritlerle kaplıydı. Yeni süpürülenler kendilerini belli ediyordu. Alttakilerse hamurlaşıp birbirine karışmış ve katılaşmış gibiydi...
***
Usta birliğinde, bağlı birimlerin muhasebe kayıtlarının tutulduğu bir yerde görev yapıyordum. Bulunduğum odanın bir kapısı dışarı açılırken diğer kapısı, içinde sunucu bilgisayarın ve fotokopi makinesinin bulunduğu bir odacığa açılıyordu. Odanın zemini, sunucunun bulunduğu odacığın zemininden biraz daha yüksekti. Birgün, yağmur yağıyorken sunucu odasının giderinden içeri su girmeye başladığını farkettik. Durumu farkettiğimizde sunucu odasındaki su zemini kaplamıştı bile. Fotokopi makinesi zaten yüksekteydi ama odadaki bilgisayar batmak üzereydi. Odadaki suyu binanın arkasındaki kanallara atması gereken gider o gün, yerleştirilme amacının tam aksine dışarıdaki suyu içeri alıyordu. Çünkü kanallar sigara izmaritleri yüzünden daralmıştı ve su yeterli bir hızla akıp uzaklaşamadığı için yükselip içeri girmişti...
***
Bu iki olay arasında sanırım 2 ay kadar fark var ve olaylar iki farklı ilde gerçekleşiyor. Aslında bu iki olay bağımsız gibi görünse de, zaman ve yer farklı olsa da ikinci olay, ilkinin öngörülmesi oldukça basit bir sonucuydu.
Burada mesele sigara, izmarit, çöp falan değil. Aradan yıllar geçti ve benzer şekilde ilişkili olan çok sayıda olaya tanık oldum. İnsanımız göstermelik işler yapmaktan asla vazgeçmiyor. İşliyor gibi görünen pek çok sistem, düzen, kurallar, orijinallerinin berbat birer taklidi olmaktan öteye geçemiyor. Ne yazık ki sonuçlarına hep birlikte katlanmak durumunda kalıyoruz...
Sorunlu şeylere zamanında tepki göstermeyince sonunda dönüp dolaşıp yine bizi vuruyor. :) Şişirme/göstermelik iş yapanlar her zaman bir yerlerden çıkar. Zaten o "üniversite mezunları" da eminim çoğunluğu "tabela üniversite" mezunlarıdır. Herhangi bir kültür, bakış açısı katmayan diploma veren binalar.