Çamur mu daha yüce, kızıl ateşten?
Kibri elvermedi. Emir Işık'tan!
Ona da karşı geldi, düştü gözünden.
Öcünü almalıydı, ateş, insandan.
O meyve yasaklıydı, olgun, kırmızı.
Ateş insanı kandırdı, güzeldi tadı.
Ama emir çiğnendi, yasak delindi.
Dünyaya düştü insan, korktu, yerindi.
Küstü sonra Işığa, küstü özüne.
İstese kurtarırdı, bakar bir tek sözüne.
Çekmeli cezasını ve vurmalı dizine,
Tövbe edip uslanmalı, yaş akmalı gözüne.
Saplanınca batağa, küfreder karanlığa.
Küfrettiği gölgesi, sırtı dönük Işığa.
Dersini de almıyor, gömülmeden toprağa.
Zaman geri alınsa, girer aynı sapağa.
Ne tam özgürdür insan, ne tutsak karanlığa.
Beden onun kafesi, ruh Işığın nefesi.
Keşfederse özünü, kavuşur aydınlığa,
Göğe açar elini, mutlak duyulur sesi.
Salt korku, salt ihtiyaç kaynaklıysa bu meyil,
Işığın insanlardan beklentisi bu değil!
Bitkiden farkı kalmaz, muhtaç güneşe yeşil.
Işık'tan eser yoksa ruhunda, bedeni kil!
İlgili yazılar: Resim, Hece Ölçüsü ve Uyak Analiz Aracı
şiir gayet anlamlı ve güzel. yazılımla, parayla ve robotik işlerle uğraşanların genelde duyguları eksik veya hiç olmaz. şaşırttığınıza sevindim. Nurullah Genç hocam bu konuda ilk olarak beni şaşırtmıştır. ikincisi ise siz beni şaşırttınız. Teşekkürler